Category: Türkçe

Date:

Eğer okumadıysanız lütfen öncelikle Mükemmeliyetçi Kişilerin Yaşadığı Zorluklar yazımı okuyup buradan devam edin.

Önceki yazıda mükemmeliyetçi kişilerin yaşadığı zorlukları teşhis ettik. Bu yazıda ise içinizdeki mükemmeliyetçi benlikle düşündürücü bir sohbet yapacağız. Mükemmeliyetçi biriyim diyorsanız aslında mükemmeliyetçilik içinizdeki farklı benliklerden sadece birisi. Mükemmeliyetçi olmaktan ibaret değilsiniz. Bu sebeple o diğer benliklerden en aklı seliminin gözünden mükemmeliyetçi benliğimizle sohbete başlayalım.

Temel Motivasyon

Haytta Kalma Güdüsü

Hayatta kalma, var olma ve varlığını hissetme içgüdünün farkında mısın? Bu güdüler davranışlarını nasıl şekillendiriyor, hiç fark ettin mi?

Mükemmel gerçekten var mı?

Hayatın boyunca hangi işini gerçekten mükemmel yapabildin? Her zaman bir tık daha iyisini yapmak mümkündü. Mükemmel diye bir şey yok. Köprüler bile bir hata payı ile yapılıyor ve yıkılma riski var. Mükemmel köprü demek sonsuz maliyetli köprü demek. Bunu hiç düşündün mü?

Hatasız olmak mümkün mü?

Hata yapmamaya çalışıp duruyorsun. En uzun ne kadar süre hata yapmadan durabildin? Pek uzun olmasa gerek. Hata yapmanın kaçınılmaz ve insani olduğunu hiç düşündün mü? Senin de hata yapmaya hakkın var. Ne o, yoksa bunu sana kimse söylemedi mi? Belki de toplumsal beklenti bu yöndeydi ve sen de bu beklentiye ayak uydurdun.

Hata yapmak kaçınılmazdır. O halde akıllıca davranıp hataları, çalışmayan yöntemleri bulmak için kullanıyor musun? Yoksa sadece hayıflanıp geçiyor musun?

En kötü ne olabilir?

En son hata yaptığında ne oldu? En kötü ne olabilirdi? Hatalarının sonuçlarını abartıyor olabilir misin?

Doğru karar var mıdır?

Kısa vadede doğru gibi görünen bir kararın uzun vadede zararlı çıkabildiğini ya da tam tersini tecrübe ettin mi? O halde en doğru kararı vermeliyim zorlaması niye? Hayat geçiyor. En doğruyu bulmak amacıyla düşünüp durmak için çok kısa.

Mükemmeli ararken evdeki bulgurdan olmak

Bir bak etrafına. Çevrendeki mükemmeli aramadan çat pat bir şeyler yapan ama "bir şeyler yapan" insanlar senden daha mı başarısız? Öldüler mi? Hayatları mı karardı? Yoksa eylemsiz kaldığın için birçoğu seni geçti mi?

Kurallar ara sıra sorgulansa fena olmaz

Kurallar iyidir, kuralları severiz. Ama bazen pratikteki yararını ve güncelliğini ara sıra sorgulamak, kurallarda güncelleme yapmak hiç fena olmaz sanki, ne dersin? Kendini kalıplara ve zaman aşımına uğramış kurallara mahkum etmiş olabilir misin?

Şimdiki aklım olsa...

Kendi hatalarını düzeltmeyi seven birisin. Hatta "şimdiki aklım olsa eskiden şunu bunu yapmazdım" diyorsun. Peki şimdiki aklının daha iyi olduğunu nereden biliyorsun?

Ama doğrusu bu!

Sık sık "Ama doğrusu bu" diye tutturuyorsun. Tek bir hakikat olabilir ama onu senin bildiğin ne malum? Belki başkalarının yaptığı doğru? Belki de tek doğru yok ama sadece farklı tercihler ve onların farklı sonuçları var?

Tanrı'yı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset.

Her şeyi planlayabileceğini düşünüyor musun? Bu yaşına kadar yaptığın orta ve uzun vadeli planların kaçı tuttu? Mutlaka öngöremediğin aksilikler oldu ve planlar sürekli güncellendi. O halde derin ve detaylı plan yapmak yerine yüzeysel bir planla akışına bırakmayı denesene.

Eleştiri

Ulaştıkça yükselen hedefler

Fizibilite çalışması yaptın mı?

Kafandaki ideale ulaşman için var gücünle uğraşıyorsun. Peki bu ideale gerçekten ulaşabilir miyim diye düşündün mü? Her adımda o idealini de bir adım uzaklaştırdığını, çıtayı daha da yükselttiğini fark ettin mi?

Daha iyi, iyinin düşmanıdır.

Dünyada en çok kızdığın ve eleştirdiğin kişi kim? Dur bileyim: kendin. Onca hayal kırıklığının kaynağı yine kendinsin. Peki ya mükemmel yerine "yeterince iyi"yi hedeflemiş olsaydın kendini nasıl hissedecektin, bir hayal etsene? Çok daha iyi. Hem stresin azalınca çok daha başarılı olacaktın. Kendine yönelik beklentilerin seni eyleme geçmekten ve başarılı olmaktan alıkoyuyordu bunca zaman.

Tatlı dile, güler yüze doyum olmaz.

Her şey, herkes daha iyi olsun istiyorsun. Bu harika bir niyet! Bu sebeple nerede neyin eksik olduğunu çok iyi görüyorsun. Bu muhteşem yeteneğini yapıcı bir dille destekliyor musun? Yoksa kullandığın kelimeler insanları yaralıyor mu?

"Ben bilirim!" mi, "yine de sen bilirsin" mi

İnsanlara ne yapmalarını gerektiğini söylemeyi çok seviyorsun. Peki bunun onların iradesine müdahale olabileceğini düşündün mü? Onlara özgürlük alanı bırakman gerektiğini ve söylemlerinin ters teptiğini fark ettin mi?

Kendini geliştirmelisin dostum.

Gelişimi ve değişimi çok seviyorsun. Her insan kendini geliştirmeli, değil mi? Aslında pek değil. Bazı insanlar değişime ve gelişime kapalıdır, hallerinden memnundur. Onlara yönelttiğin bu gelişim fırsatları, "burnunu sokmak" şeklinde algılanabilir. Bu insanları olduğu gibi kabul etmek, sinirlerini harap etmemen ve ilişkilerinin bozulmaması için çok önemli.

Kendini suçlamak yerine anlamaya bak.

Kendine yönelttiğin suçlamalar da seni kendinden soğutuyor olmasın? Her şeyin suçlusu sen değilsin. Suçlu aramak yerine neyi nerede niçin yaptığını düşünüp davranışlarını ve etkilenimini şekillendirirsen aynı durumlara düşmezsin.

İdeal Arayışı

Hakikati ve en ideali bildiğine emin misin?

Kainatta tek bir hakikat ve ideal olabilir ama hakikatı ve ideali doğru bildiğine gerçekten inanıyor musun? Bu bilgiye nereden eriştin? Yoksa yaşadıklarına ve öğrendiklerine bakarak kendi gerçekliğini oluşturmuş ve onu hakikat sanıyor olmayasın?

Herkes yanlış yolda, bir sen doğru yoldasın?

Türlü türlü insan, türlü türlü görüş var. N tane görüş varsa N-1 tanesi seninkinden farklı. Bu durum tüm bu insanların yanlış yolda olduğunu gösterir mi?

Realistler ayağını yere bastırmak için var.

Hayalindeki ideali savunurken kendini "ama gerçekler böyle değil" diyen realist insanlarla tartışırken bulacaksın. Hiç idealinin yapılabilir olup olmadığını düşündün mü? Belki şu anki koşullarda yapılması mümkün olmayan bir şeyi diretiyorsun?

Herkes senin gibi prensip sahibi olmak zorunda değil, üzülme

Etik değerlere ve prensiplere sıkı sıkıya bağlısın. Kötü bir insan olmak seni korkutuyor. Halbuki etrafındaki birçok insanın pragmatik (çıkarcı) ve realist (gerçekçi) olduğunu görebilirsin. Bu durum seni sık sık zıvanadan çıkarabilir. Sinirlerine hakim ol. Çünkü insanların çoğu asla senin gibi olamayacaklar. Birçoğunun doğası bu.

Doğrucu davutluk her zaman işe yarar mı?

Doğrucu Davutluk yapan birine her zaman ihtiyaç vardır. Bu konuda çok iyisin. Ama ortam şartlarına göre realist takılmak bazen daha iyi olabilir. Buna karar verebilecek kabiliyettesin. Kulaklarını kapatan insanlara doğruyu diretmek ne fayda verir? Bazen diretmek iyiyken bazen de başka bir yol düşünmek gerekir.

Dünyayı kurtarma görevini sana kim verdi?

Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeyi, eksikleri kapatmayı, dünyada bir iz bırakmayı çok istiyorsun. Bu harika bir şey! Peki bu sorumluluğu sana kim yükledi? Bir düşün. Daha önce hiç düşünmüş müydün? Yine sen yükledin. Kimse sana dünyayı değiştirmek zorundasın demedi. Peki bu isteklerin olmasaydı kendini daha rahat ve stressiz hisseder miydin? Muhtemelen. Bu istekleri ortadan kaldır demiyorum. Sadece onların seni yönetmesine izin verme, yeter.

Mükemmeli ararken kendine zulmetmiyor musun?

Mükemmeli ararken kendine acımasız davrandığını düşünmüyor musun? Hedeflediğin şeye ulaştığında o hedefin artık değersiz hale geldiğini, daha yüksek hedefler koyduğunu tekrar tekrar tecrübe etmedin mi? Ucu sonu belli olmayan yüksek çalışma tempondan yorulmadın mı? Biraz stratejik davran, mükmemmeli değil, yeterince iyiyi ve en fazla çıkarı hedefle. Eğer elindeki işi daha mükemmel yapmak sana fazladan bir fayda getirmeyecekse, marjinal faydası düşmüşse, mükemmeli aramak niye?

Hiç bitmeyen çalışma...

Daha iyi olsun, daha iyi olsun derken çalışmalarının bitmediğini ve hep yarım kaldığını unuttun mu? Halbuki üstünkörü yapsaydın birçok iş yapmış olacaktın. Üstünkörü yaptığını zannederken zamanla tecrübe elde edip kaliteli sonuçlar ortaya koyacaktın. Kendi emeğini hep yetersiz görüp küçümsemekten vazgeç. Senin yaptıkların birçokları için mucize olabilir.

Imposter Sendromundan muzdarip olabilir misin?

Kendini olduğundan yetersiz görmeyle özetlenebilecek Imposter Sendromu'ndan haberin var mı? Senin gibi birçok insan sırf bu sebeple "mükemmeli elde edemeyeceğim" diyerek hiçbir işe girişemiyor. Hiçkimse mükemmel değil ki! Artık bu sendromdan haberdar olduğuna göre bu tuzağa düşmemelisin! Mükemmeli değil, az ya da çok katkı yapmayı hedefle.

Yanlış noktada optimizasyon

Elindeki işi mükemmel yapmakla uğraşırken aslında işe yaramayacağını keşfedip hayal kırıklığına uğradın mı hiç? Belki gereksiz yerleri mükemmel hale getirmeye çalışıyordun. Mükemmele ulaşmadan işin hakkında etrafından fikir almayı denesen nasıl olurdu?

Kontrolcülük ve Sağlık Sorunları

Mikroyönetim vs Makroyönetim

Tüm kontrol sende olsun istiyorsun. Başkalarına güvenmiyorsun. Ekibinin yaptıklarına müdahale ediyor, sürekli onları denetliyorsun. Peki şu durumda tüm işi sen yapmış olmuyor musun? Üzerindeki yükü fazlaca artırmadın mı? Hatayla yaşamayı öğrenip hataya dayanıklı (B planı olan, doğru noktada denetleyen) sistematikler geliştirmek daha verimli olmaz mıydı? Hem kafan daha rahat olurdu, hem de ekibinin kendini gerçekleştirmesine imkan tanımış olurdun. Eğer onlara bu deneme-yanılma-öğrenme fırsatını tanımazsan emin ol "en doğrusunu ben bilirim" sözün ilelebet geçerli kalacak.

Mükemmeliyetçi beklenti, mükemmeli arayan tepkisiz ekip doğurur

Ekibinin gidişatından haberdar olamadığında savsakladıklarını düşünüyorsun. Peki ya mükemmelliyetçi ve zor beğenen tavrın sebebiyle ekibin de elindeki işi mükemmel hale getirmeye çalışıyor ve mükemmel hale gelene kadar gidişattan haberdar etmiyorsa? Bu durum üzerine onlara kızarsan tüm motivasyonlarını kaybetmezler mi? Özgüvenlerini ve kararlılıklarını kaybettikçe asıl kaybeden sen olmaz mısın? Halbuki onlara yanılma hakkı verseydin, eleştirilerini yapıcı şekilde ifade edip cesaretlendirseydin, yol gösterseydin belki çok daha hızlı dönüş yapabileceklerdi.

Beklentilerini net ifade ediyor musun?

Ekibine ve çevrene yönelik beklentilerini net bir şekilde ifade ediyor musun? Yoksa "bunu zaten biliyor ve yapıyor olmaları lazım, doğrusu bu" mu diyorsun? Senin bildiğin doğru "doğru" olmayabilir, olsa bile onlar bilmek zorunda değil. Beklentilerinde net olmaya bak.

Obsesyon

Obsesyonlarınla yüzleşmeyi denedin mi hiç? Sana en az korku vereni seçip ona maruz kalmak ve ölmediğini görmek iyi bir çıkış noktası olabilir. Zamanla diğerlerini de yenersin.

Psikosomatik Rahatsızlıklar

Her şeyi kontrol etme güdünün ve "hatasız olmalıyım" arayışının seni strese soktuğunu görmüyor musun? Vücudun hastalanarak sinyal veriyor, tüm bunlara değer mi? Vücudunun sesini dinle.

Hata Yapma Korkusu

Hata yapmaktan çok korkuyorsun. Bu korkun seni hata yapmaktan koruyor mu? Hayır. Bu güne kadar birçok hata yaptın. Sonuçta insansın, hata yaparsın ve yapmak da hakkın. Mühim olan hatalardan ders almak. Eğer bu korkun çevreden gelen beklentilerle pekiştiyse kimseye karşı hatasız olmak zorunda olmadığını bilmeni isterim. Seni hata yapabilen halinle kabul edemiyorlarsa sen de onları hayatında bu haliyle kabul etmek zorunda değilsin.

En doğru zaman, en doğru seçim...

Geleceğe Dönüş filmini izlediysen geçmişte yapılabilecek ufak bir değişikliğin tarihin akışını kökünden değiştirebildiğini görmüşündür. Bu ilk bakışta bu sebeple en doğru kararı almanın çok önemli olduğunu düşündürse de alınabilecek sonsuz sayıda karar olduğu ve bunların birbirleriyle etkileşiminin sonsuz sayıda sonuç çıkarabileceği anlamına da geliyor. Bunlardan hangisinin en doğrusu/iyisi olduğunu bilmek mümkün mü? Kısa vadede iyi görünen bir şey uzun vadede kötü çıkabildiği gibi kısa vadede kötü görünen bir şey uzun vadede iyi çıkabiliyor. En doğru ve en iyiyi bilmenin yolu yoktur. Çindeki köylü hikayesi buna en güzel örnektir:

Çin'de yaşayan bir yaşlı köylünün güzel bir atı varmış. Köylü neredeyse bütün işlerini bu at sayesinde yaparmış. Bir gün köylünün atı kaybolmuş. Haberi alan komşuları, "Bundan sonra ne yapacaksın, bir atın vardı o da gitti. Artık büyük sıkıntı duyacaksın" der.

Komşularını dinleyen köylü "Durun bakalım ne zaman ne olacağı belli olmaz. Atımın kaybolduğu doğrudur. Şimdilik sadece bu tespiti yapmak gerekir" der. Aradan kısa bir süre geçer, köylünün atı, beraberinde 10 tay ile geri döner. Köylünün etrafına toplanan komşuları bu defa "Ne kadar şanslı adamsın, atın gitti, yanında 10 tay getirdi" der.

Köylü, "Atımın beraberinde 10 tane tay getirdiği doğrudur. Ama bu büyük bir olay değildir. Şimdilik sadece bir atım ve 10 tayım olduğu tespitini yapmak lazım" der. Aradan bir süre geçer. Köylünün büyük oğlu, tayları eğitirken birinin üzerinden düşer ve ayağını kırar. Komşuları, "Ne bahtsız adamsın" der. Köylü, "Oğlumun ayağının kırıldığı doğrudur. Ama bu bu kadar büyük bir olay değil. Sadece bunu tespit etmek yeterlidir" der. 10 gün sonra Çin İmparatoru savaş kararı verir. Eli silah tutan sağlam ne kadar genç varsa askere çağrılır. Köydeki bütün gençler götürülür. Askere gitmeyen tek genç, köylünün ayağı kırık oğlu olur. Köylü komşularına döner, "Gördünüz mü, ne zaman ne olacağı belli olmaz. Tespitte bulunmak yeterlidir. Bir olay ile herşeyin bittiği ya da kazanıldığı anlamını çıkartmak hatadır" der.

Her şeyi baştan planlamak

"Her şeyi baştan düşünmeli ve planlamalı" yaklaşımının işleri zorlaştırdığının, seni eyleme geçmekten alıkoyduğunun, sonra da kendine kızdığının farkında değil misin? Her şeyi öngörmek zaten mümkün değil. Özellikle de planladığından çok daha fazla yeni şeyle karşılacaksan. Şu durumda Çevik (Agile) yöntemlerle "kervan yolda düzülür" anlayışını benimseyip adım adım ilerlemeye ne dersin? Keşfettikçe yüzeysel planını güncellersin.

Her şeyin daha mükemmeli mevcuttur

Elindeki yazı, proje gibi işleri bir türlü bitiremiyorsun, farkında mısın? Çünkü her zaman daha mükemmelini elde etmek mümkündür. Ama kaynaklar sınırlı. Yeterince iyi'ye kanaat etmeye ne dersin? Bir dene.

Yazı Dizisi

  1. Teşhis: Mükemmeliyetçi Kişilerin Yaşadığı zorluklar
  2. Analiz: Mükemmeliyetçi Benlikle Sohbet - Buradasınız
  3. Çözüm: Mükemmeliyetçilikten Kurtulma Yolları - Yakında


Share: FacebookGoogle+Email


comments powered by Disqus