Category: Türkçe

Date:

Bugün üniversitemde Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Aslı Tolunun verdiği "Genetik ve Biz" adlı seminere katıldım. 20 dakika geç de kalsam birtakım notlar almaya çalıştım. İçlerinde ilginç olanlar var, paylaşmak istedim. Hatalı not almış olabilirim, doğrusunu bilen varsa lütfen yorum yapsın.

  • Bir genin daha etkin ya da etkisiz olmasını sağlayabiliriz.
  • Mavi gözlülük bir gen bozukluğudur, gen düzgün olduğunda göz rengi kahverengidir.
  • Eskiden domatesler yumuşak olurdu, sertini bulmak için uğraşırdık. Artık sert domatesler var ama 10 gün sonra çürüyor. Bunun sebebi domateslerin erken toplanıp olgunlaştırma gazı ile kızartılması.
  • Obeziteyle ilgili olduğu düşünülen Leptin geni ve ürettiği Leptin proteini tespit edilmiş.  Bu protein tokluk hissi veriyormuş. Bir farenin Leptin geni üzerinde oynama (muhtemelen etkisizleştirme) yapılarak farenin obez olması sağlanmış. Sonra bu protein bir bakteri içerisinde tekrar üretilerek oluşan proteinler fareye geri verilmiş ve farenin zayıfladığı görülmüş. Tam "obeziteye çare bulduk" diye düşünürken tek başına bir obezite sebebi olmadığı anlaşılmış.
  • Lazların burnunun büyük olması çevreyle alakalı olabilirmiş. Çünkü İstanbula yerleşen çocuklarında büyük burun görülmemekteymiş.
  • Kepçe kulak sorunu, çocuk embriyo halindeyken gerçekleşen bir gelişim bozukluğunun sonucuymuş.
  • Zeka genetik ve çevre koşullarıyla şekillenir. Sosyal zeka ise aile ve yetiştirme tarzıyla alakalı. Müzik kulağı ise genetik. Bunları tespit etmek için tek yumurta ikizleri üzerinde testler yapmışlar.
  • Annenin testosteron hormonu yüksekse çocuğun zeki olma ihtimali daha yüksektir gibi iddialar varmış ama kanıtlanmış değil.
  • Heyecanlı şeylere atılma, risk alma, kumar oynama dürtüleri genetikmiş.
  • Alkol bağımlılığı genlerle alakalıymış.
  • İntihara eğilim de genlerle alakalıymış.
  • Hepimizde aynı genler var ama ufak tefek farklılıklar ya da bozukluklar var. Ya da kimimizin A geni çok çalışırken kimimizin az çalışıyor.
  • Bir hastalıktan bahsediyordu. Gen uzunluğu çok büyükse(çok sayıda nükleotidden oluşuyorsa) bozulmaya uğrama riski daha fazla. Kadınlarda XX kromozomu olduğu için bir bozukluğu diğer kromozom tamir edebildiği için hastalık daha az çıkıyor. Ama erkeklerde XY olduğu için Xteki bir bozulma tamir edilemediği için hastalık daha sık çıkıyor. 10.000de bir görülüyor.
  • Atalarımız Afrikada yaşıyormuş, insanlar kuzeye yöneldikçe daha az güneş ışığı aldıkları için D vitamini üretememiş ve beyazlamışlar.
  • 1500$ ver, gen haritana bakayım ne hastalıklara yakalanabilirsin söyleyeyim diyen şirketler varmış. Bu tür testlere gerek yokmuş, verdiği bilgiler düşük ihtimallerle bahsediyormuş. (%3 ihtimalle şunu olabilirsin vs.)
  • Zayıf kadınlarda meme kanseri riski daha azmış. 1940 öncesi yaşayanlarda daha azmış. 20li yaşlarda zayıf olanlarda daha azmış.
  • Annesi fareyi emzirmezse fare ürkek oluyormuş büyüyünce. Emzirince kimyasal eklemelerle bazı genler etkisizleştiriliyormuş. Eğer anne emzirmezse ürkeklik torunlara geçebilirmiş.
  • Türk halkı Anadoluya özel bir genetik yapıya sahipmiş. Herkes coğrafyasındaki ırklara benziyormuş. Mesela biz Yunan ve Ermenilerle benzerlik gösteriyormuşuz. Türki Cumhuriyetlerindeki insanlardan ise farklıymışız.
  • DNA bir hayli dayanıklı bir yapıymış. Ölen insanlar çürüdükten sonra kemik iliklerinde bile DNA kalıyormuş. Mezardan kimlik tespiti de bu şekilde oluyormuş.
  • DNAda düzenleyici ve kodlayıcı bölgeler varmış. Kodlayıcılar protein üretiminden sorumluyken düzenleyiciler "hangi protein ne zaman üretilecek"e karar veriyormuş.
  • Kanser hastalarında Leptin geni Leptin proteini salgılatır. Bu da tokluk hissi uyandırır. Bu sebeple kanser hastaları iştahtan kesilir (Leptin proteininden daha önce bahsetmiştim).
  • Bakteri içerisinde üretilen Leptin obez kişinin kanına verilirse kalıcı bir zayıflama etkisi sağlanabilirmiş. Çünkü kanda dolaşıyormuş bu protein.
  • Bir yetişkinin genleri değiştirilebilir mi dış etkenlerle diye sordum, bazı (baloonlu bir şeyler söyledi ama anlayamadım) bebeklerde bunun yapılabildiğini söyledi.
  • Gen tedavisinde ilik hücresi alınıp bu hücredeki bozuk gen, düzgünüyle değiştirilip tekrar yerleştiriliyormuş. Bu işlem kas ve beyin hücrelerine yapılamıyormuş.
  • Bir diğer yöntem bir virüsün içerisinde düzeltilmiş DNAyı koyup kaslara enjekte etmekmiş. Virüs kendisini kas hücrelerine yaymaya başlayacak ve vücuttaki DNAları düzgün DNAlarla değiştirecekmiş. Ancak kas hücrelerine yapıldığında bu kalp kaslarını da etkiliyormuş ki ölüme sebep olabiliyormuş.
  • Erdal Panayırcı hocam şunu ekledi, Cep telefonu radyasyonu konusunda yapılan son çalışmalar göstermiş ki cep telefonu kullanmak beyinde ufak tefek DNA değişikliklerine sebep oluyormuş. Bu ufak tefek değişiklikler birikerek kansere yol açar mı diye sordu. Aslı Tolun ise bazı kanserlerin oluşması için 2 tümörün oluşması gerektiği ancak beyin kanseri için 16 tümörün gerektiğini söyledi. Buna rağmen uzun vadede kullanımda birikerek kansere yol açma ihtimali olabilirmiş.


Share: FacebookGoogle+Email


comments powered by Disqus