Category: Türkçe

Date:
© aboutmodafinil.com

© aboutmodafinil.com

Hep deriz, Bilgi Çağındayız diye. Övünürüz bu durumla, ne kadar güzel olduğunu vurgulayarak. Peki hiç düşündünüz mü, yan etkileri var mıdır bu bilgi çağının? İlk akla gelebilecek olan şey kişisel mahremiyetle alakalı konular olacaktır. Artık Internete erişim sayesinde hakkımızda bir çok bilgi tüm dünyaya yayılmış durumda. Bu başka bir yazının konusu olabilir. Ben farklı bir açıdan bakacağım. Bilgi çağının hafızamıza olan etkisini inceleyeceğim.

Bilgi çağı ve hafızamız

En son ne zaman yeni bir telefon numarası ezberlediniz? Tanıdıklarımızın telefon numaralarını ezberlediğimiz günleri hatırladınız mı? Ailemizin dışındaki birçok bireyin numarasını da ezberlerdik. Artık ezberlemiyoruz, çünkü her şey akıllı telefonlarımızda kayıtlı. Hatta telefona bile ihtiyaç kalmayabiliyor, e-posta, facebook vb varken. Eğitim sistemimizin ezberci oluşundan hep yakınmışızdır. Peki liseyi bitirdikten sonra ezberden ziyade öğrenmenin ön planda olduğu üniversitede hangi bilgileri aklımızda tutmak için çaba gösterdik? Üniversitedeki dersler birbirinden bağımsız olabildiği için "dersi geçene kadar çalış, geçtikten sonra iş tamam. Ne de olsa ileride ihtiyacım olduğunda kitaba bakabilirim." anlayışı birçok şey kaybettirmiş olabilir mi? Sınavı geçtiğimizde bilgilerin birçoğunu unutmak gibi. Peki ezberlemeden ama kalıcı hatırlama niyetiyle tüm dersleri çalışabilir miydik? Hiç sanmıyorum. Neden mi? Bilgi çağı. Öğrendiklerimiz kısa sürede geçersiz hale geliyor. Yeni yeni bilgiler öğrenmek durumunda kalıyoruz. Şu durumda yaklaşımımız "karşısına çıkan işi halledecek kadar öğrenmeyi öğrenebilmeli" haline dönüşüyor. Bu da bilgilerin kısa süreli olmasına sebep oluyor. Uzun süreli depolamaya kalksak bu sefer bilgi fazlalığını beynimiz kaldırmayacak. O halde seçici davranıp sadece ihtiyacımız olan bilgiyi işimizi görünceye kadar kullanıp ardından yeni mecralara atılıyoruz.

Linuxla Tanışmam

Bu durumla ilk karşılaşmam üniversitenin ilk yıllarındaydı (2005-6). Linuxla tanışmıştım ve incik cıncık her detayını öğrenmeye çalışıyordum, ne de olsa lisede ders kitaplarını baştan sona okuduğunuzda işlem tamamdı. Ama Linuxun bir sonu yoktu. Oku oku bitmiyordu. Pardus için bir wiki hazırlıyorduk. Herkes katkıda bulunuyordu, e-posta listesinde soru soranlara bu kaynaktan parçalar öneriyorduk. Sonra fark ettim ki, bu kadar sınırsız bilgi yığınıyla başa çıkılamaz. Her şeyi öğrenmem gereksiz, nasıl olsa unutacağım. O halde genel fikir edinip gerektiği zaman Googleda ya da Wikide arama yaparak istediğim bilgiye ulaşabilirim dedim. O günlerden sonra birçok bilgiyi hafızamın üst bilinç bölgesine kaydetmediğimi fark ettim. Boğaziçinde doktora dersleri alırken de her hafta 100 sayfa İngilizce akademik makale okumanın imkansız olduğunu, herkesin hızlıca göz gezdirerek anlamaya çalıştığını gördüğümde aynı taktiğin burada da uygulandığını gördüm. Genel kültür edin, gerektiğinde kaynaklar mevcut, oraya bakarsın.

Sosyal Medya

Hafızamızın zayıflamasında sosyal medyanın da bir etkisi var. Zaman akışında her saniye farklı bir içerik görüntüleniyor. Hepsini takip etmenin imkanı yok. O halde hızlıca göz gezdirip sadece ilgimizi çekenleri inceliyoruz ve sadece saniyeler ayırıyoruz. 1 dakikayı geçen videoların yarısı, 5 dakikayı geçen videoların %90ı izlenmiyor bile. Hoşumuza giden içeriği paylaşıyoruz ve neyi paylaştığımızı o an itibariyle unutuyoruz: "Geçen bir şey paylaşmıştım, neydi ya? şey şey...". Hem de hoşa giden şey unutulmaz dense bile. Hiçbir şeye önem vermez hale geliyoruz. 4 gün önce gönderdiğimiz bir e-posta bir ay önce gönderilmiş gibi geliyor.

Eskiden yeni haber almak için ya kapının çalması, ya gazete okumamız, ya telefon gelmesi gerekirdi. Bir de televizyonda akşam haberleri vardı bilgi aldığımız. Daha az kesintiye uğruyorduk. Acaba yeni neler oldu? Kim ne yaptı? merakıyla tutuşmuyorduk.  Sosyal medya bu konuda bizi çok daha sabırsız yaptı. Canı sıkıldığında Facebooka bakan bir birey maalesef yaptığı işe odaklanamıyor.

Multitasking, Odaklanma ve Bildirimler

Kalıcı bir öğrenmenin yapılabilmesi için odaklanmak gereklidir. Odaklanmadan yaptığınız bir işi yaptığınızı bile hatırlamazsınız. Bu açıdan aynı anda birden fazla iş (multi-tasking) yapmamak çok önemli. Zira insan beyni multitaskinge yatkın değildir. Her ne kadar bu konuda kadınlar daha iyi olsa da özellikle erkekler için tek iş yapmak çok önemlidir. Bir erkek ceketini giyerken ona acil bir soru sorun ve cevaplamasını bekleyin. Ceketi giymeyi duraklatacak, soruyu cevaplayacak ve ceketini giymeye devam edecektir. Keşke işler ceket giyerken soru sormayla kalsa. Cep telefonumuz, mesajlar, facebook, e-posta bildirimleri vs sürekli dikkatimizi dağıtmakta. Dikkat dağıldığında bağlam değişimi (context-switch) yapmak zorunda kalıyoruz. Bu da işlerin verimsiz olmasına sebep oluyor. Bir bildirim geldiğinde nerede kaldığımızı, biraz önce okuduğumuz paragrafı unutuyoruz. Ondan sonra gel de öğren. Bu açıdan çalışırken tüm bildirimleri kapatmak ve disiplini koruyarak iş dışı meseleleri belli zamanlara sığdırmak çok önemli.

Bu arada sözlü müzik dinlerken çalışmak siz fark etmeseniz de dikkatinizi dağıtıyor olabilir. Zira insan, insan sesine karşı içgüdüsel olarak duyarlıdır. Yapılan deneyler de göstermiş ki dilini bilmese bile insan sesine karşı bilinçdışı bir tepki gösteriyoruz. Neden mi? İlkel bir mekanizma olan güdülerimiz insan sesini tehlike olabilir olarak algılayıp odak noktamızı o sese kaydırmaya çalışıyor. Siz farkında olmadan bir saniye insan sesini dinleyip bir saniye çalışıyorsunuz. Ama tüm bu çalışmalar context-switchten dolayı boşa gidiyor. Aman dikkat. Sözsüz müzik konusunda yorum yapmak zor ama beni o bile olumsuz etkiliyor.

Pasif Hayat

Daha dolaylı yoldan alakalı olan bir konu ise bilgi çağının bizleri daha pasif ve hareketsiz bireyler haline getirmesi. Hareket etmeyen bir vücut, beyne gerekli oksijeni iletemediği için odaklanma ve öğrenme sıkıntıları çekecektir. Eskiden insanlar geçim için mecburen dışarıda fiziksel olarak çalışmak zorundaydı. Artık ofislerde masa başında hareketsiz çalışıyoruz. Spor yapmak için kapalı spor salonlarında elektronik cihazlar kullanıyoruz. Temiz havayı unuttuk. Ancak unutmayalım ki benzin olmadan araba gitmez.

Sonuç

Sonuç olarak durup bir düşünmek gerekli. Çağ değişiyor. Bitmek tükenmek bilmeyen bilgi yığınlarıyla başa çıkmak çok zor. O halde bu yeni sisteme ayak uydurmak lazım. Seçici olmak lazım. Odağı korumak lazım. İnsan yapısından haberdar olmak lazım ki zamanımız çöpe gitmesin, hafızamız boşa gitmesin.

 


Share: FacebookGoogle+Email


comments powered by Disqus