Category: Türkçe

Date:

El Biyometrisi

Geçtiğimiz kasım ayında Boğaziçi Üniversitesi Profesörlerinden Bülent Sankur, okulumuz öğretim üyelerinden (Image Processing dersini veren) Hasan Fehmi Ateş‘in davetiyle bir seminer verdi. Bu seminerde Bülent bey, bize çalışmalarından ve ulaştıkları başarılardan bahsetti. Çalışmaları "Yüz ve El Biyometrisi" üzerineydi. Yüz ve el imgelerine bakarak insanları ayırt etmeye çalışıyorlardı. Fark ettikleri şey ise el biyometrisinin yüz biyometrisinden çok daha güzel sonuçlar verdiğiydi. Seminer sonrasında sorduğum "Peki plastik kalıp oluşturmak yoluyla el biyometrisi taklit edilemez mi?" sorusuna da aklıma hiç gelmeyen hücresel ısı/protein temas testi ile bu sorunu da aştıklarını yanıtını aldım. Ancak şu anda karşılaştıkları sorun başlıca bu ölçümlerin dümdüz yapılması gerektiğiymiş. Yani bir kamera ile eğik bir açıyla yapılan çekim çok iyi sonuçlar vermiyormuş. Dik açıyla yapılan çekimlerde ise %90a varan başarı oranı elde ederek dünyada yüz/imge/örüntü tanıma en başarılı üniversite konumuna gelmişler.

Uğraştıkları diğer alanlar ise yine örüntü(pattern) tanımayla ilgili olarak video, ses ve resim arama. Şu anda Robust Video Hashing(içerk imzası) denilen bir yöntem ile bir resmin hangi fotoğraf makinesiyle çekildiğini %97 başarı ile tespit edebilir duruma gelmişler. Ayrıca uzun şarkılar arasında kısa bir ezgi arama üzerine de çalışıyorlarmış. Bununla birlikte 3B cisim ve yüz tanıma, şekil eşleştirme(bu bir sandalye midir? gibi) ile BCI (Brain Computer Interface) üzerine çalışmaları mevcut imiş.

Sevinerek söylemem gereken bir şey ise dekanımız Yorgo Istefanopulos ile ortaklaşa yazdıkları bir Türkçe Terimler sözlüğü sahibi ve aynı zamanda bir dil bilimci olan Bülent Bey, sunumu boyunca birçok terimin Türkçe karşılıklarını kullandı (Örn: hash = "kıyım"). Birçoğunu da ilk defa orada duydum. Boğaziçi gibi bir üniversitede böyle bir hocanın olması takdire şayan. Seminer çıkışında kendisine (Remzi‘yle) BCI ile ilgilendiğimizi söyleyip; Boğaziçinin bu alanda ne durumda olduğunu, yurt dışı ile imkan bakımından farklarını, bu konuda yüksek lisans ya da tez çalışması yapacak olmamız durumunda Boğaziçiyi tercih etmemizi tavsiye edip etmeyeceğini sorduk (Öf be amma cümle oldu). O da yurt dışı kadar olmasa da Boğaziçide de iyi imkanlar olduğunu belirtti. Ayrı bir soru ile de beyin işlevselliğini izlemek için fMRI yerine NIRS yöntemini kullandıklarını öğrendik.
Örüntü tanıma işleri geçen seneki Özel Proje dersinde bir grup arkadaşımızın yüz tanıma projesi yapmasıyla ilgimizi çekmeye başladı. İşin en güzel yanı ise Veri madenciliği, örüntü tanıma, yüz tanıma, bilişsel bilimler, yapay zeka, ve birçok alan birbiriyle sıkı sıkıya bağlantılı. İşin kötüsü hala karar veremiyorum. Akademik hayat mı, yoksa yazılım sektörü mü?

Hazır bunlardan bahsetmişken yine o hafta yapılan yurt dışında yüksek lisans konulu seminerde aldığım notları sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle, "Master" için burs bulmak biraz zormuş. Daha çok doktora eğitimleri için burs fonları ayarlanıyormuş. Doktoraya kabul için de o zamana kadar belli bir konuya yönelmiş olmak büyük bir artı kazandırıyormuş.

Öncelikle üzerinde yüksek lisans yapmayı düşündüğümüz konuları belirleyip bu alanlarla ilgilenen hocalarla ortak çalışmalar yapmalı ve bu çalışmalarımızı bir artı olarak sunmalıymışız. Tanıdığımız, özellikle de kendi okulumuzdan mezun olup yurtdışında kabul edilen arkadaşlarımıza danışmalı, aday okulların hocaları ve kabul kuruluyla şimdiden iletişim kurmalıymışız(örneğin iletişim kurmak için yüksek lisans programının içerik uyumluluğu hakkında sorular sorabilirmişiz).

Almanya, Avusturya ve İskandinav ülkeleri araştırmaya büyük fonlar ayırıyorlarmış. Bu ülkelerde eğitimin ucuz olması sebebiyle Avrupa; Amerika, İngiltere ve Kanada gibi pahalı ülkelere göre daha avantajlı durumdaymış. Doktora için eğer belirli bir alanda özelleşebilmişsek hocalarla da iletişim kurarak kolaylıkla burs alabilirmişiz. Ancak master için genelde başarını göstermen durumunda asistanlık karşılığı para ödeme durumu olabiliyormuş.

Avrupa Mart-Nisan aylarında başvuruları kabul ederken ABD Aralık-Ocak gibi kabul ediyormuş. Başvurular erken kapatılabildiği için mümkün olduğunca erken başvurmakta fayda var. Ayrıca tüm belgelerin 10 gün önceden hazırlanmış olmasında fayda var.

Başvuru için gerekenler genel olarak şöyle:

  • Başvuru formu (Genelde internet üzerinden artık)
  • Niyet Mektubu
  • CV-Resume
  • Resmi Transkript
  • 2-3 Tavsiye mektubu (dijital/baskı), profesyonel referans (MBA, etc. yaptıysanız)
  • TOEFL/IELTS, GRE sonuçları
  • Yurt başvuruları ve finansal durum belgeleri

Niyet mektubunda "Neden bu okulu seçtim? Neden bu programı seçtim? Neden ben alınmalıyım? Ne tür özelliklerim var? Ne tür başarılar elde ettim?" gibi soruları yanıtlamamız gerekli. Asla "Ben çok zekiyim, çok çalışkanım, her işin üstesinden gelirim" türü şeyler söylememeli, diyeceklerimizi somut olaylara dayandırarak söylemeliyiz.

Genelde doktora için mülakat yapılıyor ve isterlerse ulaşım bedelini ödeyebiliyorlar. Mülakatta hayatta neleri başardığın, anıların, etkinliklerin, iş deneyimlerin, aldığın sorumlulukların ve diğer yeteneklerin hakkında sorular sorulabiliyor.

Genel bilgi almak için şu kaynaklar sıralanabilir:


Share: FacebookGoogle+Email


comments powered by Disqus