Category: Türkçe

Date:

TellcomEvet, Tellcom Genel Merkezinde (Tophane civarında) staja başladım. Bugün dördüncü günüm ve yoğunluktan dolayı bir türlü yazamıyorum. 2 Temmuz Pazartesi, ilk günüm genellikle etrafı izlemekle geçti. Gün boyunca Cisco Router‘ların (telefon santralleri) işlemcilerinin %99 yükle çalışması sebebiyle büyük bir panik havası vardı ve durmadan bu yükü azaltmaya çalıştılar. Ben de durgun anlarda bilgisayarda yaptıklarını izledim. Routerların yönetim panelinde verilen komutları vs. Sonra boş durmaktan sıkılıyorken bir iş üstlendim: Mahkemenin verdiği "sitelere erişim engelleme kararlar"ını uygulamak. Bunun için sitelerin alan adlarının hangi IP adresine kayıtlı olduğunu tespit edip(DNS look-up) bu IPleri şu şekilde komuda döktüm:

ip route IPADRESİ 255.255.255.255 Null0 name site.com

Tüm siteler için bu komutları hazırlayıp yönetim paneline yapıştırdık ve siteleri yasaklamış olduk. Ancak hepsi bitmedi. DNS sorgulamalarını network-tools.com adresine girerek yapmak çok zor geldiği için ben de bir program yazdım ve sitelerin sadece alan adını yazıp bu programa hem DNS sorgusu yaptırdım hem de yönlendirme komutlarını hazırlattım. Bu sayede işler oldukça kolaylaştı :) Perşembe günü de (bugün) 100e yakın siteye erişimi engellemeyi bitirdim.

Salı günü ise şirketin altyapısı hakkında bilgi edindim. İnternet telefonculuğundan ziyade WAN telefonculuğu yapılıyormuş. Şirketin Frankfurt, Ankara, Antalya, Adana, Bursa gibi merkezlere 54, 15, 2 Mbit genişliklerinde bağlantıları mevcut. Telefon aramalarını bu bağlantılar aracılığıyla bu şehirlere yönlendiriyorlar. Buradan da yerel PSTN hatlarına veya başka WAN ağlarına yönleniyor. Bunun için de diğer telekomlara ücret ödeniyor. Eğer bu hatlarda yoğunluk olursa, trafik başka hatlara veriliyor. Bu durum salı günü de oluştu. Ankara trafiği şişmeye başlayınca Ankara üzerinden Erzuruma giden trafiği başka yola verdiler. Bunu da İstanbul-Erzurum arasında tanımlanan "tünel"i kapatarak yaptılar. Tünel ise sanal bağlantı gibi bir kavram. Yani İstanbuldan Erzuruma doğrudan bağlantı olmadığı halde İstanbul-Ankara-Erzurum hattı tek bir hat gibi, yani tünel olarak tanımlanıyor. Bu tür yoğun trafik durumlarında öyle bir kriz havası oluşuyor ki açıkçası ortalık sakinleşmeden kimseye "Ne oluyor, şunu bunu nasıl yapıyorsun?" diye soramadım. Sonradan öğrenebildiğim kadarıyla durum bu :) Bugün çıkarttığım ders ise telekomun çok stresli bir sektör olduğu. Adeta trafik polisliği yapıyorsun.

TurkcellSonra, Turkcellden fotoğraf çekilmek için çağırdılar beni ve diğer yeni çalışanları. Bunun için Tepebaşı Turkcell Plazaya gittik, manyetik ziyaretçi kartı alıp turnikede okutarak fotoğraf çekileceğimiz yere ilerledik. Yürürken de binanın tasarımına hayran kaldık. Sanki uzay kentindeki bir bina. Sanırım her kapı bu manyetik kartlar ile açılıyor. Tabi zor duruma düşmemek için bunu denemedik, ziyaretçi kartıyla her yere girebileceğimizi ummak pek de doğru olmasa gerek.

Sonra güvenlik odasını gördük, birisi dışarı çıktı. Kapı kapandıktan sonra açmayı denedik ama açılmadı. Sonra içeriden açtılar. İçeri girdik, tüm güvenlik kameraları oradaydı. Fotoğrafımızı çektiler ve Tellcoma göndereceklerini söylediler. Bu sefer çıkmak için kapıya davrandığımda yine kilitli olduğunu gördüm. Meğersem içeriden bile manyetik kart ile açılıyormuş. Sonra şirkete döndük. İnsan Kaynaklarından getirmem gereken daha birçok belge olduğunu öğrendim ve ertesi sabah da bu belgeleri temin ettim.

Çarşamba sabahı ise işlerimi bitirince 9.30 gibi yola çıktım, trafik sağolsun 11.30 gibi ancak iş yerine ulaşabildim. Öğleden sonra ise DualPhone markalı bir telefon test için getirildi. Telefonu getiren kişiyle birlikte telefonu test ettik. Ancak telefonun DSL Modem özelliği olmadığı için şirketçe kabul edilmedi. Bundan sonra bana test edilmek üzere başka bir telefon verildi. Bu da Fritz marka oldukça hoş ve çok işlevli bir telefondu. Telefonun bir Line girişi var. Buraya telefon hattını taktıktan sonra internete bağlanıyor, bu interneti hem LAN kablosu hem de WLAN olarak sunuyor. USB yuvası sayesinde yazıcı vs aletlere ulaşılabiliyor. HTTP üzerinden ayarları yapıldıktan sonra bir SIP hesabı vasıtasıyla internet üzerinden görüşmeler yapılabiliyor. SIPnin geçersiz olduğu şehiriçi trafikte ise normal PSTN hat üzerinden arama yapıyor. Ancak bana yeni sunucu için verilen hesap ayarlarıyla bir türlü görüşme gerçekleştiremedim. Sunucuya kayıt olduğunu söylüyor fakat hat düşüremiyor.

Azar azar bir şeyler öğrensem de genelde boş duruyor olmam beni sıkıyor. Özellikle herkesin bilgisayarına kilitlenip kalmış olması. Bazen bilgisayara öyle yoğunlaşıyorlar ki söylediklerini duymuyorlar, bugün çıkarken "Herkese iyi akşamlar" dememi "kimsenin" duymaması gibi :). Beni zorlayan asıl konu ise yol. Evden tophaneye gidiş çok zor. Sabah 5te kalkıp 6.10da yola çıkıyorum. 6.50 gibi Kısıklıdan servis alıyor, 7.15 gibi şirketteyim. 8de ise normal mesai başlıyor. Biraz geç kalsam otobüse yürüyüp otobüsle ayakta Levente, oradan metroyla Taksime, oradan Füniküler ile Kabataşa, oradan tramvay ile Tophaneye, oradan da yürüyerek şirkete gitmek durumunda kalıyorum. Sabahleyin 6.30 gibi çıkarsam yollar yine boş oluyor da dediğim gibi 9.30a kalınca ve bir de dönerken akşam saatleri bir işkence. Eve döndüğümde yatmaya çok az bir zaman kalmış oluyor ve kendime doğru dürüst zaman ayıramıyorum. Kütüphaneden Python kitabını ödünç almıştım ama şu tempoda kapağını bile açamıyorum. Sanırım yaz okuluna giden arkadaşlarla okula geri yollayacağım kitabı...

Unutmadan, bana bir masa, adıma kayıtlı VoIP telefon, dizüstü bilgisayar verildi, ağa erişim hesabı açıldı. Sanki sürekli çalışanmış gibi oldum yani :) Sabahları da erken ulaştığımdan kimseler gelmeden McGraw-Hill Networkingden "Carrier Grade Voice Over IP" adlı kitabı okuyorum. Biraz zor geliyor tabi ama kafam sakin oldukça okumaya gayret ediyorum.


Share: FacebookGoogle+Email


comments powered by Disqus