Category: Türkçe

Date:

Geçtiğimiz hafta okulumuzda "Linux Haftası"ydı diyebilirim. Işık Üniversitesi Bilgisayar Kulübü / Linux Topluluğu olarak ikişer saatten tamı tamına 5 adet seminer düzenledik ve bu seminerlerle yaklaşık 250 kişiye ulaştığımızı tahmin ediyorum. Oldukça yorucu bir hafta oldu, aslında konferans salonumuz tamamlanmış olsaydı tüm birinci sınıf öğrencilerini oraya toplayabilir ve rahat edebilirdik ancak tamamlanmadığı için 4 adet IT101 sınıfına ve ayrıca genele hitaben 1 adet seminer vermek durumunda kaldık. IT101 derslerine girme fikri de bir Özgür Yazılım / Linux destekçisi olan Kaan Öztürk hocamızdan geldi. Dersi öğrencilere "kendilerinden biri"nin anlatmasının çok daha ilginç olabileceğini belirtti. Ders planında Linux normalde 7. haftada anlatılıyordu ancak biz erkenden yapmak istediğimiz için semineri 2. haftaya aldık. İşte böylelikle okul başlamadan çalışmalara başladık.

Öncelikle Pardus stajımın sonlarına doğru iki adet Pardus penyesi temin ettim. Bir tanesini seminerde giymek için, diğerini iyi soru soran birisine hediye etmek için. Sonra TÜBİTAKtan 350 adet Pardus 2008.1 CDleri talep ettik. Kulübümüze ait Linux kitaplarından birkaç tane seminerde vermek üzere ayırdık. IT101 ders saatlerini öğrendiğimizde ise bir sorunla karşılaştık. Perşembe günü aynı saatte iki IT101 sınıfı vardı. Aynı anda ikisine birden giremeyeceğime göre başka bir konuşmacı bulmak gerekiyordu. İşte bu noktada yine bütün yükü Volkan‘ın üzerine yıktık :) Pazartesi günkü seminerimi dinleyip perşembe günü aynı sunumu kendisi yapmak durumunda kaldı, kendisi için güzel bir tecrübe olduğuna eminim (e, ben gidiyorum birilerinin yapması lazım bu işi artık!). Böylece bana 3 sınıf + 1 genel, Volkana 1 sınıf şeklinde bir paylaşım yaptık. Biraz seminerlerin nasıl geçtiğinden, genel izlenimlerimden bahsetmek istiyorum.

Buradan notlarına ulaşabileceğiniz üzere oldukça uzun bir seminer gerçekleştirdim. Yaklaşık 100 dakika aralıksız süren seminerde öğrencilerin pür dikkat, uyuklamadan dinlemeleri beni oldukça mutlu etti diyebilirim. Remzi‘nin düşüncesine göre Pardus penyesinin turuncu olmasından kaynaklanıyormuş bu :) Neyse, genel sınıf profilini söylemek gerekirse 3 sınıfta 70+50+50 kişilik, genel seminerde ise 20 kişilik bir katılım vardı.

  • Sunumu sorular sorarak götürdüm. "Linux", "Pardus", "İşletim Sistemi", İki öneride bulunup seyircilerin bunların hangisini tercih ettiği, Özgürlüğün tanımı, "Google Android", "Özgür yazılımın virüs derdi neden olmaz?", "Windowsta neden defrag yapılır?" gibi sorular.

  • Çeşitli örnekler verdim, kodu ihtiyaca göre değiştirme örnekleri, 10 senedir çökmeden çalışan bir linux sunucunun varlığı, okuldaki robotlarımızın içerisinde Linux olduğu, Özgür yazılımdan para kazanma örneği olarak Parkyeri‘nin %3422 büyüdüğü, Windowsta izlenemeyen videoların Linuxta çok rahat izlendiği, ...

  • Bizzat Pardus kullanımını gösterdim, compizle tavlandılar, kmplot programında grafik çizmeyi gösterdiğimde "aaaaaaa ne güzeeeel" sesleriyle koptular, katapult ile hızlıca program açmaya hayran kaldılar, digikamın etiketleme sistemine şaşırdılar, boncukla gurur duydular, knazar ve kbeddua ile yerlere yattılar, komparatordan korktular (ödev kopyalarının tespitini örnek verdim), kshutdownu beğendiler

Emre Kocaoğlunun Pardus Kullanıcıları Listesinde Pardusun kolay kullanımıyla ilgili belirttiği sözünü gösterdim, hak verdiler.

Her sınıfta ortalama 2-3 kişi Linuxu duymuştu. Google Androidi ise toplamda 1-2 kişiden fazla duyan yoktu. Defrag işlemini yapanlar da çok az sayıdaydı. Yine her sınıfta 1-2 kişi. İşin güzel yanı koyu Microsoftçu kimseyle karşılaşmadım. Belki öyle birisi çıkar da sıkıştırır diyordum ancak sıkıştırma potansiyeli olan 2-3 soru geldi toplamda. Ancak doğal olarak hepsini yanıtladım, Linuxu artısı ve eksisiyle objektif olarak anlattığım için çok da sorun olmadı benim için. Üst düzey profesyonel grafikçi olmadıkları, Crysis oynamadıkları sürece Linuxla her işlerini halledebilecekleri çıkış noktam oldu. Sorulardan hiç beklemediğim bir soru ise Windows-Linux karşılaştırması değil, Linux-Mac karşılaştırması oldu. Mac kullanan birisi, bu özelliklerin hemen hepsi benim Macimde zaten var ve Mac sorunsuz. Ben neden Linux/Pardus kullanayım ki? dedi. Burada ise Macin özgür olmaması, pahalı olması ve kullanıcı etkileşiminin bazı kısımlarını sevmemem sebebiyle Maci tercih etmeyeceğimi ancak bunun kişisel bir görüş olduğunu, kimseye "Mac alma" demeyeceğimi belirttim. Ayrıca seminerler içerisinde bol bol IŞIX reklamı yaptım (Alper, bak bu sefer unutmadım, defalarca tekrarladım! :) ).

Seminerlerin sonunda ise Pardusu tek başına tüm diske, ve ayrıca Windowsun yanına nasıl kurabileceklerini ekran görüntüleriyle anlattım.  Kurulum ve yapılandırma yardımı için 2 saat ayırdım ve önümüzdeki günlerde daha da ayıracağım. Diğer bir reklamım ise hafta boyunca turuncu Pardus penyemle okulda dolaşmam oldu. Umarım güzel reklam yapmışımdır. (Bu arada ünlü oldum galiba, Fizik laboratuvar kapısında örnek rapor olarak benim raporumu asmışlar, "Ya bu Linux seminerini veren çocuk değil mi ya?" diye konuştuklarına dair duyumlar aldım :))

Genel olarak insanlar seminerlerden oldukça memnun ayrıldı. Hatta ilk seminerimde arkamı dönüp "Kaç kişi Linuxtan gözü korkmuş bir şekilde ayrılıyor?" sorusunu sorup saydırttım, kimse parmak kaldırmamış. :) Eksiğim olarak belirtebileceklerim: Masaüstü ortamlarını karşılaştırmalı/görsel olarak anlatmadım, Pardusun son kullanıcıya hitap ettiğini (çok kolay kullanıldığını) söylemeyi seminerin sonuna kadar geciktirdiğim için belki "nası olsa kullanamam" düşüncesiyle (pasif) dinlemeye sebebiyet vermiş olabilirim, Çekirdek-İşletim Sistemi-Linux-Dağıtım ilişkisini görsel olarak anlatsam çok daha iyi olacaktı.

Eğer seminerlerimize katıldıysanız lütfen görüşlerinizi paylaşınız. Böylece ileride daha güzel seminerler verebiliriz.


Share: FacebookGoogle+Email


comments powered by Disqus