Category: Türkçe

Date:

Uzun zaman oldu yazmayalı. Elbette mazeretlerim var. Dikkat ederseniz şimdiye kadar hep hayatımda yaşanan büyük gelişmeleri veya büyük olmazsa ufaklıkların derlemesini yazmaktaydım. Geçtiğimiz bir ayda ise büyük bir gelişme beklediğim ancak bu gelişme sürekli ibre değiştirdiği için yazamadım. Ne diyor bu ya? dediğinizi duyar gibiyim.

Öncelikle tatilden döner dönmez çeşitli iş/okul görüşmeleri yaptım. İlk görüşmem Alcatel ileydi. Java ve J2EE teknolojileri hakkında sözlü sınav yaptılar. Java bilgim okulda gördüğüm Java dersinden ibaret olduğu için ancak soruların %~40ına cevap verebildim. Özgeçmişimde birçok teknolojiyi/dili bildiğim yazıyordu ancak bu bilgiler onların işine yaramayacaktı. Asıl istedikleri Java ise bende yoktu. Onları rahatsız eden diğer bir konu ise Python ile haşır neşir olmam sebebiyle Javada sıkılabilecek olmamdı. Nitekim görüşme çok olumlu geçmediği için bir sonuç çıkmadı.

İkinci görüşmem orta ölçekli bir sistem firmasıyla idi. Bir arkadaşımın özgeçmişimi göndermesi üzere buraya görüşmeye çağrıldım. İki açık pozisyon vardı. Birisi C programcısı, birisi ise Sistem Yöneticisi pozisyonları. İkisi de bana çok cazip gelmiyordu. O yüzden orası da olmadı.

Neden sonra, Boğaziçi Üniversitesine Yüksek lisans mülakatı için gittim. 8-10 tane profesör vardı mülakat salonunda. Referans mektuplarımın arasında tez hocamın olmamasına taktılar, laf atıp sıkıştırdılar. Ben de yanlış anlaşılma sonucu bir kırgınlık yaşandığını, hocamın referans mektubu verip vermeyeceğinden emin olmadığım için ondan istemediğimi söyledim. Sonra tezimle ilgili sorular sordular. Hocalardan birisi çok ilgilendi, sürüyle soru sordu. Elimden geldiğince yanıtlamaya çalıştım. Ben çıkarken beni kastederek "bu iyi..." dedi. Çıkmadan önce ise "ne zaman açıklanır" deme gafletinde bulundum. Birkaç tanesi kızdı, kimisi ise güldü. Fen Bilimleri Enstitüsünden öğrenebilirmişim. Her ne kadar zor duruma düşsem de bir hocanın "bu iyi" diyerek ilgi göstermesi umutlandırmıştı beni.

Tam demeye başlamıştım ki, "en iyisi ben Boğaziçiye kabul edildikten sonra az da olsa karşılıksız olan TÜBİTAK bursuna başvurayım", yeni kurulan bir veritabanı destek / entegrasyon şirketi beni görüşmeye çağırdı. İş hakkında hiçbir bilgimin olmaması, yapacağım işin tanımını kafamda canlandıramamam ve diğer bazı özel sebeplerle buraya da olumlu cevap veremedim.

O sıralarda Boğaziçinin kabul sonuçları açıklandı. Reddedilmişim. 2.77 ortalamayla Bilgi Üniversitesinden bile kabul almışken, 3.74/4.00 ortalama, 97.6 / 100 ALES, 105 TOEFL puanımla beni reddettiler. Tez notum sebebiyle mi, referans mektubu almadım diye mi, yoksa başka bir sebep mi var bilemiyorum. Bu yüksek lisans işleri o kadar sarpa sardı ki, artık "Sanırım yüksek lisans yapmamam gerekiyor" demeye başladım:

  1. Şubat 2009 - Herkes bunca zamandır -başkalarına yaptırdıkları- basit web siteleriyle AA alırken akademik proje üzerinde çalışmamıza rağmen bitirme tezimizden talihsiz bir şekilde orta not almam.
  2. Mart 2009 - Kanadadaki Carleton Üniversitesine yüksek lisans başvurum için hocamın gönderdiği referans mektubunun Aras - DHL Kargo el değiştirmesi sırasında denetlenmek maksadıyla (!) açılması.
  3. Temmuz 2009 - Bölüm birincisi olacakken yönetmeliklerin bu sene değişmesi sebebiyle son anda ikinci olmam.
  4. Yaz 2009 - Belçikadan kabul almama rağmen son anda hiç beklenmedik sorunların çıkması ve gidememem
  5. Eylül 2009 - Boğaziçi mülakatında tez hocamdan referans mektubu almadığımın hocaların dikkatini çeken ilk şey olması ve reddedilmem.
  6. Eylül 2009 - Kadir Hasa başvuru için gittiğimde hava muhalefeti sebebiyle çalışanların erken çıkmasına izin verildiğini öğrenmem ve başvuramamam. Hey! Bu da nereden çıktı? Aşağıda yazıyor.

O sırada arkadaşım Cengiz Parkyeri Holdingin Kartaca firmasında staj yapmakta. İşe alım yapacaklarmış. Oraya başvurdum. 2 farklı pozisyon için 2 mülakata çağırdılar. Teknik mülakatta CVmin uzun olmasına kıl olup PHPnin incik cıncık yerlerine girdiler: İkinci mülakatta Pythonla çok uğraştığımı, ancak takımlarında Python kullanılmadığını, dolayısıyla bu bilginin kendileri için bir şey ifade etmediğini, ayrıca Pythonla uğraşanların diğer dilleri kullandıklarında mutlu olamadıklarını belirttiler. Tüh be dedim, kimin aklına gelirdi Python bilmek, kullanmak olumsuz etki yapacak.

Yine bu sıralarda kendisiyle iletişim halinde olduğum Cesim hocam beni Kadir Has Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği yüksek lisansına ve TÜBİTAK destekli projesinde çalışmaya davet etti. Yalnız son başvuru tarihi görüşmemizin ertesi günü idi. Apar topar belgeleri hazırlayıp Kadir Hasa ulaştım ancak şiddetli yağış beklentisiyle erken paydos verilmiş, başvuramadım. Şansın bu kadarı! :) Sonra mülakat günü başvuru belgeleriyle birlikte gittim ve kabul ettiler. Umarım yukarıdaki talihsiz olaylar dizisi bu projeye girebilmem içindir ve listeye yeni maddeler eklenmez.

Şu durumda bir aksilik olmazsa projede Algoritma, Graph Teorisi, Biyoinformatik alanları üzerine çalışacağım. Çok merak ettiğim Yapay Zekaya giriş yapamıyorum ancak ileride bir gün o alanlara da giriş yapabilmeyi ümit ediyorum. Bu projeden elde edeceğim en büyük  kazançlar -umuyorum ki- zihinsel gelişim, algoritmalara hakim olmak, Biyoinformatik öğrenmek ve akademik çalışmalarda yer almak olacak.


Share: FacebookGoogle+Email


comments powered by Disqus