Category: Türkçe

Date:

23 Şubat 2009, Pazartesi

Bilgisayar Topluluğunun bir semineri var bugün. Eclipseden bir geliştirici gelip Eclipsee eklenti yazmayı anlatacak. Vardığımda temel bazı şeyleri anlatmış durumda. Katılımcı sayısı 10 kadar. Ne bu ya? Biz 10a burun kıvırıyorduk. Burada normalmiş. Dönem boyunca 1 seminer 2-3 fakülte toplantısı, 2 film gösterimi yaptılar zaten. Neyse, gözümüzün önünde bir eklenti yazıyor. Ekentinin işlevi ise proje dizinindeki resim dosyası seçildiğinde Eclipsein altında resmin önizlemesi gösteriliyor. Sonra Eclipsein altyapısının birçok uygulama geliştirirken kullanılabildiğini söylüyor. Dizin gösterici/proje ağacı vs. hepsini APIden kullanabiliyormuşuz. E, güzel. Sonra seminerin sonunda bazı hediyeler var. Penye için bir soru soruyor. Şapkaları ise istiyorum diyen ilk kişilere dağıtıyor. Kısa bir tereddütün ardından ben de el kaldırmış olsam da geç kaldığımı fark ediyorum. Konuşmacı şapkayı fırlatırken şapkayı kapmak için fırlıyor, şapkanın arkamdaki birisine fırlatıldığını fark edip yerin dibine geçiyorum :) Neyse, görmedim duymadım bilmiyorum. Google Summer of Codedan da bahsediyor. Katılın diyor. Akşam dersten sonra ise büyük bir hata yapıyorum. Hiçbir şeyi çöpe atmaya kıyamayan ben, dolapta kalan salam parçasını hafif ekşi kokmasına rağmen kenarlarını kesip yiyorum. Biraz midemi ekşitiyor.

24 Şubat 2009, Salı

Sabah ise biraz Irfaan faktörü, biraz da bundan dolayı kalkamıyor, Bilgisayar Görüşü vizesini kaçırıyorum. Sonralardan diğer ödevlerin içeriğini görüp korkumdan dersten çekiliyorum zaten. Son 2 gündür hazırladığım kilise raporunun çıktısını alıp bölüm koridorundaki ödev kutusuna atıyorum. Güzel sistem. Hocanın kapısının altından atmaktan iyidir. Zehirlenme etkisi ise 1-2 günlük rahatsızlığın ardından azalarak geçiyor.

Kimden Ottawa Parliament

28 Şubat 2009, Cumartesi

Bugün ise Ottawa Parlamento gezimiz var. Ekipte hiç Türk arkadaş yok bu sefer. Neyse, İngilizce konuşmaya vesiledir. Otobüslerle şehir merkezine iniyoruz. Parlamento binası burada. Görkemli bir şato görünümünde. Çok hoş. Girişinde sürekli yanan bir ateş var. Bir zamanlar ortaya çıkan enerji kıtlığı sonrasında sembolik olarak böyle, hiç söndürülmeyen bir ateş yakmışlar.

Kimden Ottawa Parliament

İçeriye giriyoruz. Gruplar halinde içeriye alıyor, X-ışını taramasından geçiriyorlar. Hem bizi, hem de eşyalarımızı. Zira burası hala parlamento binası olarak kullanılıyor. Rehberimiz Maria bizim için özel bir tur ayarlamış. Bir adam bize binayı tanıtmaya başlıyor. Hükümetler ve bakanların isimleri altın plakalarla duvarlarda. Ayrıca her başkanın portresi de çizilmiş. Her birisi başkanın karakterini yansıtıyor. Sembolizm oldukça yer edinmiş binada. Fransızları ve İngilizleri simgeleyen birçok öğe mevcut. Fransız / İngiliz kapısı şeklinde. Dekorlar Kanadayı keşfeden kişinin hikayesini anlatıyor. Umumi oda denilen yere geliyoruz. Başbakan misafirlerini burada ağırlıyormuş. Sonra oturum salonuna geçiyor ve ahşaptan eski koltukları görüyoruz. Hala bu koltukları kullanıyorlar.

Kimden Ottawa Parliament

İşin ilgici salonun arkasında yüksekte bulunan koltuklar ise halka açık. İsteyen gelip meclis tartışmalarını izleyebiliyor. Ne ilginç!

Kimden Ottawa Parliament

Sonra kütüphaneye ilerliyoruz. Bina, birisinin söndürmeden çöpe attığı sigara sebebiyle başlayan yangının ardından kül olmuş. Tek geride kalan ise kütüphaneymiş. Çünkü kütüphaneden çıkan kişi kapıyı kapatarak çıkmış ve yangın buraya ulaşamamış. Binanın geri kalanı ise özgün haline uygun olarak yeniden yapılmış. İşte o kapı:

Kimden Ottawa Parliament
Kimden Ottawa Parliament

Sonra Senato salonuna geçiyoruz. Burada senatörler oturum düzenliyormuş. Her yeni hükumet birkaç adet senatör eklemesi yapıyor, senatörler ölünceye kadar görevde kalıyormuş. Ancak ilginç bir şekilde yeni Harper yönetimi bütün boşlukları dolduracak şekilde senatör ataması yapmışlar. Buradaki sistem ise çok ilginçmiş. İktidar koltukların %50sinden fazlasını elinde tutamazsa bir anlaşmazlık (kilitlenme) durumunda hükumet düşüyor ve yeniden seçime gidiliyormuş. Tahmin edilebileceği üzere Quebecliler her zaman sorun çıkaran taraf.

Kimden Ottawa Parliament

Buraya kadar gelmişken binanın ortasındaki o yüksek Barış kulesine çıkmadan olmaz değil mi? Asansörlerle çıkıyoruz. Güzel bir Ottawa manzarası var. Her taraf kar olduğu için pek bir şey görünmüyor şu anda maalesef :(

Çıkışta yürüyerek Beavertails denilen tatlıcıya gidiyoruz. Yolda konuşurken Çinli bir çocuktan Çinin "çini" den geldiğini öğreniyorum. Bana tanıdığım Çinlileri soruyor. Hiçbir isim söyleyemiyorum. Bildiğim çok kişi vardır da Çinli olduğunu bilmiyorum Neyse, geliyoruz tatlıcımıza. Fark ediyorum ki büfe gibi bir yermiş. Koca bir kuyruk var. 20-30 kişilik. Ekipteki birçok kişi kuyruğu görüp kaçıyor. Ben ise rehberimiz Kolombiyalı Maria, İngiliz Tanya ve Polonyalı Ninayla birlikte kalıyorum. Çapkınlıktan değil, yanlış anlaşılmasın. Buraya kadar gelip ünlü Beavertailden yemeden olmaz! :D Nedir bu Beavertail? Bizim pişi diye bilinen yağda kızarmış hamurun üzerine akçaağaç pekmezi, Nutella, peynir ve birçok seçenek koyarak tatlı diye yediriyorlar. 19 Şubatta Obama Ottawayı ziyaret ettiğinde buraya gelip Beavertail almış. Onun gelişiyle "Obama one" - "Obamanın aldığından" adıyla bir kombinasyon türemiş. O ne yedi bilemiyorum ancak ben akçaağaç pekmezi + bir şey sosu alıyorum. Yaklaşık $4.5 tutuyor. Sıvı olunca aldığım şeyler akıyor. Yemesi işkence ama çok lezzetli. Ardından Mariadan ayrılıp otobüse binerek dönüşe geçiyoruz.

Tüm fotoğraflara buradan ulaşılabilir.


Share: FacebookGoogle+Email


comments powered by Disqus